9. Sınıf - Edebiyat - Hikâye (Yapı, Gelenek ve Gerçeklik) Sınav Soruları
Tebrikler - 9. Sınıf - Edebiyat - Hikâye (Yapı, Gelenek ve Gerçeklik) Sınav Soruları adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1 |
• Kahramanın ikna olması ve sallana sallana yürüyerek evine gitmesi.
• Kahramanın ve arkadaşlarının otobüsün içindeki insanların sayısı konusunda ısrarcı davranmaları.
• Kahramanın otobüsün içindeki insanları görüp onların sayısı üzerine arkadaşlarıyla iddiaya tutuşması.
Bu cümleler çizgisel zamanla yazılmış bir hikâye ile ilgiliyse sırasıyla hikâyenin hangi bölümlerinden bahsetmektedir?
Serim - düğüm - çözüm | |
Çözüm - düğüm - serim | |
Serim - çözüm - düğüm | |
Çözüm - serim - düğüm | |
Düğüm - çözüm - serim |
Soru 2 |
Aşağıdaki hikâye parçalarından hangisinde diğerlerinden farklı bir yapı unsuru betimlenmektedir?
Sarı Bal, kasabanın felâketiydi. Sık sık taşıp köprüleri
götüren deli çay, damları çökerten karayel, bağları
soyan dolu kadar zararlıydı. Onun da götürdüğü çiftlikler;
çökerttiği damlar, soyduğu bağlar vardı. | |
Irmağa giden yol, kasabadan kurtulunca, göz alabildiğince
uzanan sayısız şeftali bahçeleri arasından
geçerdi. Haziran içinde bile taşkın dere ayaklarının
çamurlu ıslak tuttuğu bu gölgeli yerlerde otlar bütün
bir yaz mevsimi yeniden yeniye sürer, kızgın güne,
ağaçların tepelerinde meyveleri pişirirken, rutubetli
toprakta birbiri arkasına yoncalar fışkırır, çayırlar kabarırdı. | |
Burası, penceresi, nefesliği olmayan çukur, basık, loş
bir yerdi; ahıra benziyor ve ahır kadar kokuyordu. Dışarıdan
yeni girince keskin ve ekşi bir yaşlık, gözleri
sulandıran bir sirkeleşmiş hava insanı tıkıyor, değişmeye
değişmeye çürümüş zannolunan sıcak, fena bir
yağ gibi çehreye yapışıyordu. | |
Etraf bembeyaz idi. Karlar oynaşarak, çırpınarak, havada
canlanıvermiş yüz binlerce beyaz mini mini kuşlar
gibi kanatlarını silkerek bir sonsuz bir sessizlik ile
Köprübaşı’nda bekleyen arabacıların, atların üzerine,
yolcuların şemsiyelerine, muşambalarına düşüyordu. | |
Çatık kaşları altında şurup gibi tatlı, rayihalı zannolunan,
insana koklamak, içmek iştihası veren iri, mavi
gözleri vardı. Bunlar, bir kaynak gibi, daima parlak ve
nemli duruyordu. Gözleri ve kaşı dışında bir de mini
mini, sivri bir sıra mermer beyazlığındaki dişin dizildiği
iri ve kırmızı ağzı dikkat çekiciydi. |
Soru 3 |
Her hikâyeci bize eseri ile hayatın ve insanın ayrı bir yönünü gösterir. Hikâye, anlaşılması son derece güç olan hayatın ve insanın içine adeta bir pencere açar. Günlük hayatta biz hayatı ve insanı dıştan görürüz ve pek az anını biliriz. Hikâyeci bu dış görünüşün arkasındaki hakikati keşfeder. Güzel hikâyelerin hemen hepsinde, bilinmeyen bir hakikatin ifadesi vardır.
Bu parçada hikâye türü ile ilgili aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?
Hikâye - gerçeklik ilişkisi | |
Hikâye - yazar ilişkisi | |
Hikâye - mekân ilişkisi | |
Hikâye - gelenek ilişkisi | |
Hikâye - tarih ilişkisi |
Soru 4 |
Irmaktan su taşıyan çocuklar dağ yolunda bir ihtiyar adamın yattığını haber verdiler. Bir boz eşek de başıboş, oralarda dolaşıyordu. Hüsmen Hoca:
– Varıp bakalım, dedi.
Akşam yakındı, iki derenin birleştiği bu batak, çukur, sıtmalı araziye çeltiklerden kalkan kokulu, ağır bir duman yayılıyordu. Gövdeleri yarılmış, yanmış beş on yaşlı, cansız söğüt arkasında, güneş bulanık bir ışık bırakarak arkların durgun sularını yer yer parlatıyordu. Bu aydınlık parçalar, kül renkli, rutubetli ova ortasında bulutlu göğün yarıklarına benziyor; yavaş yavaş bulanıyor, sönüyor, örtülüyordu.
Üç köylü, arızalı, çamurlu bir patikadan ağır ağır, birbiri arkasından çıkıyorlardı; içlerinden biri fena fena öksürüyordu.
Evvelâ boz merkebi gördüler. Fundaların ortasında, tozlu, topraklı bir yer bulmuş, galiba birçok tepinmiş, yatmış, oynamış, şimdi, memnun bir eda ile yan gelip oturuyor, batan güneşi kayıtsızca seyrediyordu.
Hoca:
– Hadi nerdesin yolcu!
Bu hikâye parçasıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Olayın gerçekleştiği mekân köy yakınındaki dağ yoludur. | |
Olayın gerçekleşme zamanı akşamüzeridir. | |
Köylülerin fenalaşan bir adama yardım etmek üzere
harekete geçmesi anlatılmaktadır. | |
Boz eşek hikâye kahramanlarından biridir. | |
Anlatılan kesit olayın düğümlendiği bölümündendir |
Soru 5 |
• Bir sonbahar günü evlerinin balkonunda oturan Ali Numan Bey’’in, karısı Fehime Hanım’a bir şey söyleceğini bildirmesi.
• Fehime Hanım’ın mutsuz ve baskın karakterinin Ali Numan Bey üzerindeki etkisinin irdelenmesi.
• Ali Numan Bey’in, karısı Fehime Hanım’a kendi evinde ona ait bir odası olması isteğini bildirmesi.
• Ali Numan Bey’in evinde kuracağı odaya ‘Soyut Oda’ adını vermesine Fehime Hanım’ın üzülmesi.
Yukarıdaki cümleler hikâyenin yapı unsurlarından hangisi ile ilgilidir?
Anlatıcı | |
Kişi | |
Olay örgüsü | |
Mekân | |
Zaman |
Soru 6 |
Vaktiyle adamın biri gemiyle yolculuk yapıyormuş. Kaptan ile arkadaş olmuş. Kaptan birkaç gece uykusuz kalmış. Adam kaptana uykusuz olduğunu hatırlatarak gemiyi kendisine teslim etmesini, onun da bir süre dinlenmesini söylemiş.
Kaptan:
– Nasıl olur? Sen gemi kullanmasını biliyor musun? diye sormuş. Adam, gemi kullanmayı bildiğini söylemiş.
– Hiç merak etme, yat! demiş. Kaptan dümeni adama teslim edip uyumuş. Adam, dümenin başına geçmiş ama gemi nasıl olduysa karaya doğru yönelmeye başlamış. Sonunda karaya oturmuş. Meydana gelen gürültü üzerine kaptan uyanmış. Geminin karaya oturduğunu görünce:
– Aman arkadaş sen ne yaptın, demiş. Bunun üzerine adam şu cevabı vermiş:
– Deniz tükendi, ben bir şey yapmadım.
Bu kısa hikâyenin yapı unsurlarıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Bir adamın elinden gelmeyen bir işe girişmesi ile ortaya
çıkan çatışma anlatılmaktadır. | |
Olay zamanı belirsizdir | |
Olayın gerçekleştiği mekân gemidir | |
Hâkim anlatıcı kullanılmıştır | |
Hikâye kahramanlarından biri kaptandır. |
Soru 7 |
Lodos gelmek üzere, hava bozmak niyetindedir.
Eski iskelenin demir aksamındaki zehirli midyeden yiyenlere
Hiçbir şey olmadı.
Büyük balıkçının-büyük sihirbaz gibi çok yemek şartıyla
Yemesine müsaade ettiği günden beri
Sıska çocuklar çelikli ve zehirli midye yiyorlar
Ve hiçbir şey olmuyorlar.
Bir başka balıkçı: Zehir midyede değil midededir, dedi.
Mideleri ve bünyeleri zehirsiz insanlar
220 ekmek çıkaran fırının önünde bekliyorlar
Taze ekmeklerle midyeleri külün üstünde hafif pişirip
Yemeye hazırlanıyorlar.
Akşam ne güzeldir bizim iskelede
Balık çıkmadığı, lodos esmediği gün
Midyenin zehirlisinden korkmayanlar için
Bu metin için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Bilinç akışı tekniği uygulanmıştır. | |
Anlatının odağında deniz kirliliği yer almaktadır. | |
Şiir formunda yapılandırılmıştır | |
İçerik bakımından hikâye özelliği göstermektedir | |
Hayata dair belli kesitler verilmiştir. |
Soru 8 |
Ben, berber Hasip’in kedisiyim. Kendisi beni, minicik bir enikken sokakta bulmuştu. Birbirimizi pek sevdik. Evlenirken beni baba evinde bırakmadı. Kendi evine götürdü. Ne var ki, Güler Yenge bana bir türlü ısınamadı. Evden gitmemi istedi. Hasip Usta beni sokağa atabilir mi? Omzuna atıp dükkâna getirdi. Yedi yıldır berber dükkânında yaşıyorum. Önceleri evden kovulduğuma çok üzülmüştüm. Meğer boşa dertlenmişim. Dükkânda öyle bir eğleniyorum ki!.. Eğlenmek bir yana saç sakal tıraşına gelenlerden neler öğreniyorum bir bilseniz.
Bu hikâye parçası ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Hikâyenin serim bölümünde alınmıştır | |
Mekân unsurları ev ve berber dükkânıdır.
| |
Yedi yıllık bir zaman dilimi anlatılmaktadır. | |
Bir berberin hayalleri anlatılmaktadır | |
Anlatım kahramanın bakış açısıyla gerçekleştirilmiştir |
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir.
8 tamamladınız.
Liste |