11. Sınıf - Edebiyat -Tanzimat Edebiyatı - Anlatmaya Bağlı Edebî Metinler Sınav Soruları Çöz
Tebrikler - 11. Sınıf - Edebiyat -Tanzimat Edebiyatı - Anlatmaya Bağlı Edebî Metinler Sınav Soruları Çöz adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1 |
Karabibik bugün erken kalkmıştı. Tarlasına harım çevirmek için dün Matırlı tepelerinden kestiği pırnal fidanı dalları harman yerinde koca bir yığın halinde durmaktaydı. Sağ elinde ağzı çentikli bir tahra bulunmakta olup geçen seneden beri nadaslı duran tarla içinde ağır adımlarla bu yığına doğru yürümekteydi. Ayağında iri, kalın pençeli sökük yemenileri kemal-i zahmetle sürüklenmekte, lime lime, rengi, cinsi belirsiz, muhtelif renkte yamalı dizliğinin deliklerinden iç donunun toprak rengine mail olan rengi görünmekte, bu eski istibdal neferinin kim bilir kaç sene evvel hediyesi olmak üzere malik olduğu ceketi tutar giyilir yeri kalmadığı halde ve bedenini ihatadan aciz kalmakla beraber yine sırtında bulunmakta; bu ceketin altında kirli gömleğinin göğsü, yakası büsbütün açık kalarak kayış gibi sert ve siyah olan vücudunun göğüs ve bağır kısımlarını hep açıkta bırakmaktaydı. Çenesinde beyazlı siyahlı olmak üzere isbat-ı vücut eden tek tük kıllar, dik ve seyrek bıyıkların da inzimâmıyla müdevver, gayet esmer, ufarak gözlü olan çehresinin heybetini arttırmakta ve bu heyet-i acîbe insanda tuhaf bir korku uyandırmaktaydı.
Bu metnin yapı özellikleri için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Karabibik adlı kahramanın tarlasına gidişi anlatılmıştır | |
Olay zamanı sabah vaktidir | |
Anlatım, III. kişi ağzından, gözlemci bir bakışla yapılmıştır. | |
Hikâye, bir dış mekânda geçmektedir | |
Günlük hayatta gerçekleşmeyecek bir durum hikâyeleştirilmiştir. |
Soru 2 |
Aşağıdakilerden hangisi Tanzimat Dönemi anlatmaya bağlı metinlerinde görülen zihnî arka plan için söylenemez?
Toplumsal meseleleri ele alıp anlatmışlardır. | |
Modernist fikirlerin yaygınlaştırılmasını sağlamışlardır. | |
Geleneksel anlayışı yeni bir biçimle sürdürmek istemektedirler | |
Batılı görüşleri halka aktarma düşüncesi içindedirler | |
Edebiyatı toplumsal fayda sağlayan bir araç olarak
görmüşlerdir. |
Soru 3 |
Onu merak etme kızım. Ağlama kuzum. Bu âdettir: Kız on, on bir yaşını geçtiği gibi yaşmaksız, feracesiz sokağa çıkamaz. Biz âdetin haricinde nasıl hareket edebiliriz? Herkes sonra bize gülecek… Ama derslerini merak edeceksin. Senin derse sevdan olduğu vakitte kendi kendine de o bildiğini ilerletebilirsin. Ben de sana bazı defa ders verebilirim. Ne yapalım? İşte hâlâ kızlar için mahsus mekteplerimiz, kadın hocalarımız yok ki… Erkek mektebine on beş yaşında bir kız nasıl gidebilir?..
Aşağıdakilerden hangisi bu metinden çıkarılabilecek bir yargı değildir?
Kız çocukları belli bir yaştan sonra evde eğitim ve öğretim
görmektedir.
| |
Gelenekselleşmiş bazı uygulamalar devam etmektedir. | |
Cinsiyet ayrımı eğitim ve öğretim hayatında görülmektedir | |
Toplumsal baskının olabileceği durumlar söz konusudur | |
Bazı meslek alanları yeterli donanımdan mahrumdur. |
Soru 4 |
Tanzimat Dönemi’nde yazılan romanlardan alınmış aşağıdaki parçaların hangisinde yerli ve mahalli ögelere rastlanmamaktadır?
Kızım, pencerede oturma, seni görürler de nazar var,
sihir yaparlar… Aa!.. Kızım; sihirden, nazardan neler
olur, neler!.. | |
Çerkez esirle bu herif bir sandala, cariyeler de diğerine
binerek Tophane İskelesi’ne doğru vapurla açıldılar. | |
Minderin üstünde dikiş diken diğer esir, kırbaç altında
kaplan olmuş bir kedi, şiddet ve hakaretten kurda
dönmüş bir kuzu idi. | |
Fitnat’ın eğlencesi bütün gün gergefinde ve sandık ve
çekmecelerindeki işlemelerinde, örmelerinde mahdud
idi. | |
Fransızca hocasıyla beraber okuduğu bazı romanlarda
kendisinin bulunduğu mevki-i müşkile benzer bazı
vukuât geçmiş idi. |
Soru 5 |
Vay! Öyle ise bizim Râkım Efendi, Felâtun Bey’in dediği gibi saman altından su yürüten idi! Evet efendim! Biz burada bir meleğin ahvalini tasvir etmiyoruz dedik. Namusunun muhafazasını bilir, insan gibi yaşar gerçekten alafranga ve alelhusus zamanımızda yaşayan genç adamın hakikat-ı ahvalini tasvir ediyoruz. O akşam Râkım’ın bulunduğu mevkide bulunup da perhizkârlık edebilecek bize bir delikanlı daha gösterebilirseniz bu hikâyeye onu derc ederiz. Saman altından su yürütmek ve karda gezip de izini belli etmemek Râkım kadar aklı başında delikanlıların kârı olup bu hâllerin aksi bir hâl ararsanız onun misalini dahi Felâtun Bey’de bulacaksınız. Bu metnin dil ve anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Deyimlerden yararlanılmıştır. | |
Anlatım, I. kişi ağzından yapılmıştır | |
Konuşma diline yakın bir anlayışla yazılmıştır | |
Fransızcada görülen devrik cümlelere yer verilmiştir | |
Ünlem bildiren ifadeler kullanılmıştır |
Soru 6 |
Düğün tedarikine kemal-i gayretle devam olunmaktaydı. Bu zamanları Zehra, bir ustadan piyano ve kanun meşkiyle geçirmekteydi. Şevket kadar dûrendiş, Şevket kadar tecrübe-dide bir adam, bir kızı bir erkekle nikâh edip bırakmakla onları bahtiyar etmek mümkün olmayacağını mümkün değil hatırdan çıkaramazdı. İki vücudu yekdiğerine ebediyyen rabt ü bend için ne gibi vesiâl-i müteferriaya teşebbüs lazım gelirse kâffesine hasr-ı zihin eylemekteydi. Bu mülâhaza üzerinedir ki musikiden ve hele kanundan pek hoşlanmakta olan damadını memnun etmek için kızına kanun ve fazla olarak piyano meşk ettirmekte kızının tab’ı me’lûfünü ta’dil eder ümidiyle damadına da işten el çekip kemal-i izzetle tenhaca yaşayacak kadar tahsisattan başka Bulgurlu’da bir güzel köşk hazırlamaktaydı.
Bu metin parçası ile ilgili aşağıdaki belirlemelerden hangisi yanlıştır?
Roman kahramanlarının ekonomik seviyeleri iyi düzeydedir. | |
Evlilik müsessesesine karşı sorgulayıcı bir tavır vardır. | |
Okuyucunun bilgilendirildiği özetleyici bir metin parçasıdır | |
Batılı müzik aletlerine karşı özel bir ilgi duyulmaktadır. | |
Dönemin zihniyetine uygun olabilecek bir yaşam söz
konusudur. |
Soru 7 |
Ben “edebî” eser sayılacak hiçbir eser yazmadım. Çünkü benim eserlerimin çoğunu yazdığım sıralarda, memlekette edebiyattan anlamayanlar nüfusumuzun bilâ-mübalağa yüzde doksan dokuzunu teşkil ediyordu. Benim emelim de, ekseriyete hitap etmek, onları tenvire, onların dertlerine tercüman olmaya çalışmaktı. Zaten edebiyat yapmaya ne vaktim ne de kalemim müsait değildi. Edebiyatı Hamitlere, Ekremlere yani erbabına bıraktım. Fakat ne yalan söyleyeyim, eğer elimde olsaydı onları da, o devirde edebiyat yapmaktan men ederdim. Çünkü bence nüfusun yüzde doksan dokuzu koyu cehaletten tamamıyla kurtulmamış bir memlekette henüz en aydınlık ve basit fikirleri bile sökemeyen kimselere edebî eser vermek, karnını doyuramamış bir kimseye meyve ikram etmek kadar garip bir hareketti. “Sizin eserleriniz arasında edebî olanlar hangileridir?” sorusuna Ahmet Mithat Efendi’nin verdiği bu cevaptan hareketle onun sanat anlayışı hakkında aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
Eserlerinde daha çok bireysel meselelere eğilmiştir. | |
Aydın beğenisine hitap eden eserler vermiştir | |
Tercüme faaliyetlerini önemsemiştir. | |
Sanat yapma endişesi taşımıştır. | |
Öğreticiliği estetiğe tercih etmiştir. |
Soru 8 |
Şairin 1885’te eşi Fatma Hanım’ı kaybetmesi, hayatının belli başlı olaylarından biri olduğu gibi sanatının farklı bir çizgiye yönelmesine de sebep olur. Arka arkaya yayımladığı şiir kitaplarıyla ölüm teması etrafında toplanan bir eser dizisi oluşturur. Ölüm karşısında duyulan ıstırapla ölüm ve diğer metafizik problemler hakkındaki düşünceler bu eserlerin hareket noktasıdır.
Bu metinde tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?
Recaizade Mahmut Ekrem | |
Abdülhak Hamit Tarhan | |
İbrahim Şinasi | |
Ziya Paşa | |
Namık Kemal |
Soru 9 |
Aşağıdakilerden hangisi Tanzimat Dönemi roman ve hikâyelerinde tercih edilen temalardan biri değildir?
Sosyal meseleler | |
Kölelik | |
İletişimsizlikten doğan yalnızlık | |
Tarihî konular | |
Batılılaşmanın yanlış anlaşılması |
Soru 10 |
. Dilber hiçbir şey söylemeyerek açık pencerenin yanına takarrüb etti. Biraz durduktan sonra aşağı inmeye başlayınca Cevher merdivenin pencereye dayanmış uçlarından tutarak: Aman yavaş! Burada dayanacak yer pek muvafık olmadığından zaten merdiven sallanıyor. Çıkıncaya kadar çektiklerimi ben bilirim. Dikkatle in. Daha yavaş, diyordu. Cevher’in muâvenetiyle aşağıya inen Dilber, bir köşede tavakkuf ederek gecenin karanlığı içinde geçen bu vak’aya fevkalade hayretle nigerân iken Cevher de inmeye başladı. Merdiven sallanmakla beraber şiddet-i te’essürâtından vücudunda açılan bazı cerihaların kanamasından bacakları titriyordu. Dördüncü basamağa indiği halde tekrar yukarı çıkarak buradan inmek pek muhataralı diye bağırdı. Aşağıdan Dilber, küçük elleriyle merdivenin zemine dokunan uçlarını tutmak isteyince husul bulmak üzere olan maksad-ı mukaddesine karşı zuhur eden mevâniden ateş kesilen Cevher: Yıkıl oradan… Kendini muhataraya mı ilka edeceksin? Aşağıdan tutmanın ne faydası var, diyordu.
Tanzimat Dönemi’nde yazılan bu metnin dil ve anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
Kişiler romantik ögeler kullanılarak tasvir edilmiştir | |
Arapça-Farsça sözcükler sıklıkla kullanılmıştır | |
Dönemin anlayışına uygun bir anlatımla yazılmıştır.
| |
Günlük konuşma diline ve deyimlere yer verilmiştir. | |
Batı dillerinden alınan sözcüklere rastlanmaktadır.
|
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir.
10 tamamladınız.
Liste |